Antalya, geçtiğimiz günlerde etkisini gösteren yoğun dolu yağışıyla gerçek bir felakete sahne oldu. Sadece 45 dakika süren dolu, şehrin birçok noktasında maddi zarara neden olmanın yanı sıra, birçok insanın duygusal olarak da derin yaralar almasına sebep oldu. Şehrin dört bir yanında yaşanan manzara, adeta bir kıyamet gününü andırıyordu. Dolu yağışı sonrası, vatandaşların dükkânları büyük hasar aldı, araçlar büyük oranda tahrip oldu ve tarım arazilerinin büyük bir kısmı yok oldu. Bu olay, Antalya’nın sakin ve güneşli havasının yerini aniden karanlık bir felakete bırakmasıyla gündeme oturdu.
Dolu felaketi, özellikle şehrin merkezinde yaşayan vatandaşlar için tam anlamıyla bir yıkım oldu. Olay sırasında evlerinde bulunan birçok kişi, dışarıda yaşananları gözleriyle gördüklerinde donakalırken, hasarın boyutunu karşılaştırabilmek için kendilerini dışarı attı. Güçlü rüzgâr ve nişasta büyüklüğündeki doluların yağdığı sırada, birçok insan kendi gözleriyle gözyaşları içinde bu durumu anlattı. Tanıkların ifadelerine göre, dolunun yere çarpmasıyla birlikte çıkan sesler, adeta savaş naraları gibi yankılanıyordu.
Bir esnaf olan Mehmet Bey, “Dolu bir anda geldi ve her şeyi yerle bir etti. Dükkanımın içinde her yer su doldu ve benim ürünlerimin hepsi zarar gördü. Bir an ne yapacağımı bilemedim. 20 yıllık birikimim bir anda yok oldu,” diyerek yaşadığı çaresizliği anlattı. Hislerini aktaran başka bir vatandaş, “O an ne olduğunu anlamadım, sadece önümdeki manzara karşısında donup kaldım. Dışarıda yaşanan kıyamet gibi bir şeydi” diyerek, olay sonrası depresyona girdiğini ifade etti.
Dolu yağışı, Antalya’nın tarım alanları için de büyük bir tehdit oluşturdu. Özellikle seralar ve bahçelerdeki ürünler, dolunun etkisiyle tamamen yok olurken, çiftçiler de büyük zararlar yaşadı. Tarım uzmanları, bu tür doğa olaylarının tarımsal üretimi nasıl etkilediğini vurgulayarak, insanoğlunun doğanın gücünü unutmaması gerektiğine dikkat çekti. Çiftçilerden Ali Bey, “Meyve ağaçlarımın hepsi zarar gördü. Şimdi yeniden başlamak zorundayım ama maddi olarak bu durumu karşılamak benim için çok zor,” dedi.
Antalya’daki dolu felaketinin ardından, yetkililer duruma müdahale ederek hasar tespit çalışmalarına başladı. Ancak, yaşananlar birçok insanın hayatını alt üst etti ve şehirdeki ekonomik aktiviteyi büyük ölçüde etkiledi. Birçok insan, işlerini kaybetme korkusuyla tedirginlik yaşarken, sosyal yardımlara ihtiyaç duyan ailelerin sayısı hızla arttı. Bu durum, yerel yönetimlerin de harekete geçmesine sebep oldu. Yetkililer, zarar görenlere yardım edeceklerine dair vaatlerde bulunarak, kısa sürede çeşitli yardımlar organize etti.
Sonuç olarak, Antalya’daki dolu felaketi, sadece fiziksel yıkımın değil, aynı zamanda ruhsal yıkımın da göstergesi oldu. Zamanla, bu felaketin yaralarını sarmak için birlikte hareket etmek zorunda kalan Antalya’daki vatandaşlar, dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırladı. Bu tür doğa olaylarının etkilerinin uzun vadede nasıl olacağını ise zaman gösterecek; ancak şimdiden görünen o ki, insanlar birbirlerine destek olarak bu zor günleri aşmayı umut ediyor.