İstanbul, 2023’ün Eylül ayında yaşanan depremlerin ardından, birçok spekülasyona ve sosyal medya üzerinden yayılan iddialara maruz kaldı. Özellikle bazı çevreler, bu depremlerin ardında ABD askeri gemilerinin sondaj faaliyetlerinin bulunduğunu öne sürdü. Ancak, ilgili uzmanlar ve resmi kaynaklar, bu iddiaların asılsız olduğunu belirterek kamuoyunu bilgilendirdi.
Yaşanan depremler sonrasında, yer bilimciler ve jeologlar, İstanbul’un bulunduğu fay hattının doğal jeolojik süreçlerinin bir sonucu olarak sarsıldığını ifade etti. İstanbul Teknik Üniversitesi’nden deprem mühendisliği uzmanı Dr. Ahmet Yılmaz, “Depremler, tektonik plakaların hareketleriyle meydana gelir. ABD gemilerinin sondaj yapması bununla hiçbir şekilde bağlantılı değildir” şeklinde açıklama yaptı. Dr. Yılmaz, ülkenin farklı bölgelerinde depremlerin sıklıkla yaşandığını ve bu durumun doğanın bir parçası olduğunu vurguladı.
Aynı zamanda, İstanbul’da yaşanan depremlerle ilgili yapılan çalışmalarda, yer altındaki hareketlerin ve fay hatlarının detaylı bir şekilde incelendiğini söyleyen uzmanlar, ABD askeri gemilerinin varlığının bu jeolojik süreçler üzerinde hiçbir etkisi bulunmadığını belirtti. Jeolojik veriler, İstanbul’daki depremlerin, Marmara Fay Hattı üzerinde meydana gelen doğal bir deprem dalgası olarak değerlendirildiğini ortaya koydu.
Sosyal medyada paylaşılan ve hızla yayılan bu tür iddialar, yanlış bilgilendirmeye neden olurken, kriz anında insanların korkularını daha da artırıyor. Uzmanlar, kamuoyunun doğru bilgilere ulaşmasının önemine dikkat çekerek, sosyal medyada yer alan bilgilerin kaynağının mutlaka kontrol edilmesi gerektiğini belirtti. Bu tür spekülasyonların toplumda panik yaratabileceğine ve yanlış anlaşılmalara yol açabileceğine vurgu yapıldı.
Yaşanan bu durum, aynı zamanda bilimsel verilerin ve uzman görüşlerinin ön planda tutulması gerektiğini de gösteriyor. Doğal afetler konusunda kamuoyunu bilgilendiren yetkililer, afetlere dair doğru bilgiye ulaşmanın önemine dikkat çekerek, kurumlar arası iletişimin ve iş birliğinin arttırılması gerektiğine işaret etti. Resmi kaynaklardan gelen bilgilerin, sosyal medya üzerinden yayılan spekülasyonlardan daha güvenilir olduğu unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, İstanbul'daki depremlerle ilgili ortaya atılan ABD gemilerinin sondaj faaliyetleri iddiaları, bilimsel değil spekülatif bir yaklaşımla gündeme gelmiştir. Kamuoyunun bu tür yanlış bilgilere itibar etmemesi, doğruları öğrenmesi ve bilimsel verilere yönelmesi gerektiği bir kez daha kanıtlandı. Kendi güvenliğimiz için, depremlere karşı alınacak önlemler ve hazırlıkların önemini unutmamak da hayati bir noktadır.
İstanbul’un doğal yapısına dair daha fazla bilgi edinmek ve deprem riski konusunda bilinçlenmek için, ilgili profesyonel kuruluşların ve uzmanların paylaşımlarını takip etmek çok önemlidir. Bu sayede, hem yerel hem de ulusal düzeyde alınacak önlemlerle karşılaşabileceğimiz doğal afetlerin etkilerini minimize etmek mümkündür.