İstanbul'un yeşil alanlarından biri olan Belgrad Ormanı, son zamanlarda yaşanan trajik bir olayla gündeme geldi. Mimar Ece Gürel, 4 gündür kayıptı ve ailesi ile arkadaşları onu bulmak için seferber olmuştu. 10 Ekim’de akşam üzeri evinden çıkan Ece Gürel’in kaybolması, şehrin her yerinde endişe yarattı. Maalesef, 14 Ekim’de, Ece Gürel’in cansız bedeni Belgrad Ormanı’nda bulundu. Olayın ardından hastaneye kaldırılan Gürel, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Bu trajik olay, sadece ailesini değil, aynı zamanda mimarlık camiasını ve toplumu da derinden sarstı.
Ece Gürel, genç yaşta başarılar elde etmiş bir mimardı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra, mimarlık kariyerine hızla adım atan Gürel, kısa sürede birçok prestijli projede görev aldı. İnovatif tasarımları ve çevreye duyarlılığıyla tanınan Gürel, Türkiye’nin önde gelen mimarları arasında yer alıyordu. Kariyeri boyunca, modern yaşamakla doğal yaşamı bir araya getiren projeleriyle dikkat çekti. Ece’nin mimarlık anlayışı, estetiğin yanı sıra sürdürülebilirlik ve sosyal yaşamı gözeten bir perspektife dayanıyordu. Bu nedenle, meslektaşları ve öğrencileri arasında büyük bir saygı ve sevgiyle anılıyordu.
Hayatının en önemli dönüm noktalarından biri ise, “İstanbul Yeşil Projesi” adlı çalışması olacaktır. Bu proje ile Ece Gürel, İstanbul’un yeşil alanlarını artırmayı ve şehir yaşamını daha sürdürülebilir hale getirmeyi hedeflemişti. İnsanların doğayla daha fazla etkileşimde bulunmasını sağlamak amacıyla yaptığı çalışmalar, pek çok genç mimara ilham kaynağı oldu. Ece’nin hayatı ve çalışmaları, sadece mimarlık dünyasında değil, toplumsal anlamda da birçok kişi üzerinde olumlu etkiler bıraktı.
Gürel’in 10 Ekim’de kaybolması, ailesi ve arkadaşları arasında büyük bir korku ve belirsizlik yarattı. Yakınları hemen arama çalışmaları başlatarak, İstanbul’un çeşitli bölgelerinde duyurular yaptılar. Sosyal medya üzerinden kaybolduğu gün ve sonrası için sayfalar açıldı, herkes Ece’yi bulmak için çaba sarf etti. Belgrad Ormanı'nın etrafı, ormanlık alanda ekiple, gönüllülerle arandı ama sonuç alınamadı. Arama çalışmaları çözüm bulamadıkça üzüntü ve kaygı da arttı.
14 Ekim sabahı, Ece’nin cansız bedeni Belgrad Ormanı’nda bulundu. Olay yerine gelen güvenlik güçleri, ilk etapta intihar veya kaza olup olmadığı konusunda incelemeler başlattı. Ece’nin hastaneye kaldırılması ve orada yaşamını yitirmesi, acılı ailesini daha da derin bir üzüntüye sürükledi. Tüm Türkiye, Ece Gürel’in yaşadığı üzücü olay karşısında şok oldu. Eğitim hayatına ve kariyerine büyük yatırım derken kaybedilen bir başka genç yaşamın daha acı sonu, toplumun dikkatini çeken bir mesele haline geldi.
Ece Gürel’in kaybı, sadece ailesi ve arkadaşları için değil, aynı zamanda Türkiye’deki genç mimarlar ve mimarlık öğrencileri için de bir dönüm noktası oldu. Bu trajik olayın ardından, meslektaşları ve öğrencileri, Ece’nin mirasını yaşatmak ve ona saygı duruşunda bulunmak için bir araya geldi. Çeşitli etkinlikler düzenlemeye, Ece’nin projelerine devam etmeye ve çalışmaları ile adıyla anılmaya karar verdiler.
Son olarak, Ece Gürel’in kaybı, tüm insanlara yaşamın ne kadar kıymetli olduğunu hatırlattı. Özellikle gençler arasında ruh sağlığı ve yaşam stresi konularına dikkat çekilmesi gerektiğini gösterdi. Kaybolan bir hayatın ardından, toplumun bir kez daha dayanışmanın ve sevginin önemini hatırladığı bu olay, belki de bir farkındalık yaratacak ve gelecekte benzer olayların yaşanmasını engellemeye yönelik adımlar atılmasına vesile olacaktır.
Ece Gürel’in adı, mimarlık tarihine ve eğitim tarihine kazınan bir isim olarak kalacak. Onun anısına düzenlenecek etkinlikler ve projeler ile Türkiye’nin mimari kültürüne olan katkısı, gelecek nesiller için bir ilham kaynağı olmaya devam edecektir. Ece’nin hayalleri ve idealleri, yaşadığı süre boyunca olduğu gibi, ardından da yaşayacak.
Bu trajik olay, toplumda bir refleks oluşturmanın, daha dikkatli ve duyarlı olmanın önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Sevdiklerinizi ve hayatta önemli olan her şeyi bir kez daha göz önüne alarak yaşamak gerektiğine dair Ece’nin hikayesi, bunu hatırlatacak derin bir anı olarak kalacaktır.