Selanik'ten göç edenlerin torunları, atalarının ruhlarıyla bağlarını sürdürebilmek ve geçmişlerini anmak amacıyla, yaşadıkları topraklardaki mezarlıkları koruma mücadelesi veriyor. Ancak son yıllarda, bu mezarlıkların çoğunun ihmal edilmesi ve yok olma tehlikesi ile yüz yüze kalması, ciddi bir endişe kaynağı haline geldi. "Burada da mı rahat yok?" diyerek tepkilerini dile getiren göçmen aileleri, hem acı hem de belirsizlik içerisinde geçmişlerinin izlerini kaybetmekten korkuyor.
Selanik göçmenleri, Osmanlı döneminin sonlarından itibaren Türkiye’ye gelen ve zamanla Anadolu’da kök salan bir topluluğu temsil ediyor. Pek çok aile, geçmişte Selanik'teki yaşamlarının izlerini korumak amacıyla çeşitli mezarlara ve gömü alanlarına sahip. Ancak, son yıllarda bu mezarlıkların çoğu, yeterli bakımın yapılmaması ve unutulmuş bir tarih olarak görmezden gelinme sonucunda, ciddi bir tehlike ile karşı karşıya. Mezar taşlarının silinmesi, yeşil alanların yönetilmemesi ve madde bağımlılığı sorunları mezarlıkları tehdit eden unsurlardan bazıları. Göçmen aileleri, bu durumun kendileri için ne anlama geldiğini ve geçmişleri ile bugünü itelediğini çok iyi biliyor.
Mezarlıklar, sadece birer cenaze alanları değil; aynı zamanda geçmişin taşlaştırdığı anılar, kültürel değerler ve tarihî belgeler olarak da işlev görüyor. Selanik göçmenleri, mezarlarıyla geçmişlerine sahip çıkarken, aynı zamanda gelecek nesillere bu mirası aktarma sorumluluğunu da hissediyorlar. Ancak, mezarların yok olma tehdidi, bu hafızanın bir gün tamamen silinmesine yol açabilir. Aileler, kendi geçmişleri ile bağlarını koparmamak için sürekli bir arayış içinde, mezarlıkların ve onların temsil ettiklerinin korunmasını talep ediyorlar. Yetkililerin, mezarlıkların korunması ve bakımının sağlanması açısından daha etkin adımlar atması gerektiğine olan inançları, giderek artan bir ses dalgasını oluşturuyor.
Bu bağlamda, Selanik göçmenleri, toplumsal dayanışma içinde mezarları onarmak, bakımını yapmak ve gerekirse resmi başvurularla bu alandaki sorunları dile getirmek için bir araya gelmeyi amaçlıyorlar. Toplantılar, etkinlikler ve kampanyalar aracılığıyla hem topluluk bilincini artırmayı hem de daha fazla insanın bu konuya duyarlılığını artırmayı hedefliyorlar. Gerçekleşen bu tür etkinlikler, katılımcılara, geçmişlerini hatırlatırken aynı zamanda onları güçlü bir birliktelik ve dayanışma içine sürüklüyor.
Sonuç olarak, Selanik göçmenlerinin karşılaştığı mezarlık sorunları, sadece bir topluluğun endişesi olmanın ötesine geçiyor; bu durum, Türk toplumundaki diğer göçmen gruplar için de önemli bir mesele haline geliyor. Mezarlıkların korunması, sadece bir mekânın değil; aynı zamanda bir kültürel mirasın ve kimliğin devamı açısından büyük önem taşıyor. Bu nedenle, Selanik göçmenleri ve tüm göçmen topluluklar, geçmişlerine sahip çıkmak ve bunu gelecek kuşaklara aktarmak adına iş birliği yapma fırsatlarını değerlendirmeli. Aksi takdirde, köklerimizin büyük bir bölümünü temsil eden bu tarihî mezarlar, bir gün sadece anılarda kalacak ve köklerimiz yok olacaktır.
Unutulmamalıdır ki, her mezar bir yaşam öyküsü taşır ve her mezar anı, gelecek nesiller için mevcut olan geçmişin bir parçasıdır.